01 Mart 2025

Öcalan tarihi çağrısını yaptı, bundan sonra ne olabilir?

DEM Parti Milletvekili Akın: Geldiğimiz nokta AKP ve MHP’nin şüpheli bulunan ferasetine veya geleneksel devlet refleksine terk edilemeyecek kadar değerli

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “Türk-Kürt” kardeşliği çağrısıyla kamuya mal edilen sürecin en kritik aşaması, 1999’dan beri İmralı’da tutuklu olan Abdullah Öcalan’dan gelecek çağrıydı.

Çağrıda net olarak Öcalan “Bu çağrının tarihi sorumluluğunu alıyorum” diyerek “PKK kendini feshetmelidir” dedi.

Tarihi 1977’e kadar giden silahlı bir örgütün kendisini feshetmesinin ne anlama geleceğini herkes merak ediyor.

“Dağda değil ovada siyaset” yapma vurgusu olduğunu düşünürsek o ovanın nasıl sivil siyaset zeminine kavuşturulacağı, toprağın nasıl güçlendirileceği asıl mesele.

 “Şimdi ne oldu, bundan sonra ne olacak” sorusu bence herkesin sorusu. Zira 40 yıldır “dersini almış ediyor ezber” sözündeki gibi cari siyasi repertuvarın-ezberin dışında bir durum var artık. Bütün siyasi yapılar için yeni bir durum söz konusu. Demokrasi olmadan barış olabilir mi?

DEM bileşenlerinden Yeşil Sol Parti’nin bir önceki dönem eş sözcülerinden ve İzmir Milletvekili İbrahim Akın’la konuştum.

İbrahim Akın

Öcalan’ın açıklamasının içeriğinin beklenmedik, sürpriz olmadığını söyleyen İbrahim Akın çağrıyı şöyle yorumladı:

“Bu tarihsel bir çağrıdır. Çağrıda belirtilen perspektifin ilerletilmesi durumunda hem Türkiye’de hem de bölgemizde birçok şeyin değişmesi kaçınılmazdır. Her şeyden önce bölgeyi istikrarsızlaştıran çatışmalı bir sürecin sona erme olasılığı ortaya çıkmış görünüyor. Nerdeyse Kürtlerin yaşadığı tüm coğrafyaya yayılan bu çatışma süreci on yıllardan beri Türkiye için olduğu kadar bölgedeki diğer ülkeler için de ciddi kayıplara yol açıyordu. İmralı’dan yapılan çağrı tüm bu gidişi değiştirebilecek bir fırsata kapı aralıyor. Bu fırsat, Kürt sorunu gibi kadim ve büyük bir meselenin çözümünde şiddeti ve silahı devreden çıkarmayı teklif eden tarihi bir fırsattır. Bu çağrı demokratik siyasete şans verilmesini teklif eden çok önemli bir çıkıştır. Sayın Öcalan tüm riskleri alarak, yaptığı çağrının sorumluluğunu taşıdığını beyan ederek Kürt sorununu demokratik siyaset ve hukuk zeminine çekmeyi teklif ediyor. Bu, herkes için çok değerli bir fırsattır. Sayın Öcalan tarihsel sorumluluğunu yerine getirmiştir. Şimdi diğer tüm aktörlerin bu çağrı karşısında üzerlerine düşeni yapma zamanıdır. İkinci yüzyılında Cumhuriyeti gerçek anlamda demokrasi ile buluşturmak, Türkiye’yi demokratikleştirmek için ortaya çıkan fırsatı hiç kimsenin tepme hakkı yoktur diye düşünüyorum.”

Öcalan’ın çağrısında olmayan ancak İmralı Heyeti’nden Sırrı Süreyya Önder’in Öcalan’ın notu olarak duyurduğu “Bu perspektifi ortaya koyarken, şüphesiz pratikte silahların bırakılması ve PKK'nin kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir” cümlesi devlete ve iktidara bir mesajdı.

Akın bu konuda da şunları söyledi:

Şimdi görev iktidara ve devlete düşüyor. Gelinen noktada ortaya çıkan fırsatın heba edilmemesi için iktidarın tüm toplumu ikna edecek adımlar atması artık kaçınılmaz olmuştur. Sayın Öcalan’ın tarihsel çağrısı başta tüm parçalarda yaşayan Kürtler olmak üzere hem Türkiye’de hem de başka ülkelerde karşılık bulmuş ve silahın devreden çıkarılması umudu büyümüştür. Şimdi bu umudu öldürmemek için iktidarın atacağı adımlar yaşamsal derecede önemlidir. Sürecin akamete uğramaması ve yapılan tarihsel çağrının hayata geçirilebilmesi için hızlıca atılacak adımlara ihtiyaç var. Bu çağrıyla birlikte devlet baskısının ve hukuk dışı onlarca uygulamanın gerekçesi kalmamıştır. Kürt sorunu üzerinden toplumsal ve siyasal muhalefetin kriminalize edilmek istenmesi öteden beri temelsiz ve hukuksuz bir iktidar argümanıydı ama şimdi artık iktidarın bu bahaneye sığınması kabul edilemez. İktidar, Türkiye’nin demokratikleşmesinin önüne koyduğu bariyerleri artık kaldırmalı, sivil demokratik siyasete alan açılmalıdır.

Ayrıca toplumsal ve siyasal muhalefet de bu çağrının hayata geçirilmesi için inisiyatif almalıdır. Geldiğimiz nokta AKP ve MHP’nin şüpheli bulunan ferasetine veya geleneksel devlet refleksine terk edilemeyecek kadar değerlidir. Çünkü barış ve sorunlarımızın şiddetsiz çözümü sadece Kürtlerin değil, tüm toplumun ihtiyacıdır.

Yapılan çağrıda çerçevesi özetlenmiş perspektifin hayata geçmesi durumunda kazanan, sadece Kürtler olmayacak. Kazanan iktidar da olmayacak. Tüm Türkiye halkları kazanacak. Emekçiler, dar gelirliler, yok sayılan tüm kesimler kazanacak. Eğer sorunlarımızın çözümünde şiddeti devre dışı bırakır, bunu da toplumsal ve siyasal kültürümüzün bir ilkesi haline getirebilirsek bundan tüm toplumsal kesimler ve tüm kimlikler kazançlı çıkar. İşte bu yüzden, öncelikle muhalefet olmak üzere tüm toplumsal kesimlerin ve tüm kimliklerin bu çağrıyı sahiplenmeleri, sürecin bu anlamda takipçisi olmaları önemlidir.”

DEM’li Akın bundan sonra ne olabilir konusunda ise temkinliydi.

“Tüm gelişmeler yolunda gider ve PKK kendini feshederek Türkiye ile olan silahlı mücadelesini sonlandırırsa, Türkiye’de yeni bir siyasal mücadele dönemi başlayacak demektir.

Ancak sürecin olumlu ilerlemesi ve beklenen iyi sonuçları ortaya çıkarabilmesi için demokratikleşme olgusunun önemli olduğunun altını çizmek isterim. Bu da özgürlüklerin alanının genişletilmesi ile mümkün olacaktır. Çünkü özgürlük olmadan demokrasi, demokrasi olmadan da barış olmaz. Bunlar ne denli hızlı hayata geçirilirse, sürecin akamete uğrama ihtimali o kadar azalacaktır. Hiç dilemem ama bu yönde olumlu gelişmelerin olmaması durumunda kamuoyunda oluşan iyimser beklentinin negatif yönde değişeceğini ve bir umudun daha heba edilmiş olacağını düşünüyorum.”

Candan Yıldız kimdir?

Candan Yıldız, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu.

Gazeteciliğe HBB'de On'da On Haber program editörlüğü ile başladı.

Kanal D, TV 8, Birgün Gazetesi, CNNTürk, İMC TV, Halk TV'de muhabirlik, editörlük, ana haber editörlüğü ve haber program koordinatörlüğü yaptı.

Haber kanallarında çeşitli program formatları yarattı. Radyo ve Gazetecilik Ödülleri En İyi Program Ödülü/(1997), Çağdaş Gazeteciler Derneği En İyi Haber Program Ödülü/ (2002) ödülünü aldı.

Avustralya'da SBS Türkçe Radyo Haberler servisine haber yaptı.

"Öteki Sesler" isimli belgesel yaptı. "Dicle'nin Göz Yaşları" ile "Şiddete Karşı Anlatılar-Ayakta Kalma ve Dayanışma Deneyimleri" ortak çalışmalarda yazarlık yaptı.

T24'le birlikte internet gazeteciliğine adım attı.

Yazarın Diğer Yazıları

Boşuna çiğnenmemiş bir hayat; Sevim Belli

Cumhuriyet ile neredeyse yaşıt olan Sevim Belli, biriktirdiklerini, yüzleşmelerini, hatıralarını, hesaplaşmalarını Boşuna Mı Çiğnedik kitabında anlatmıştı

Sağcısı, solcusu İstanbul Barosu’na müdahaleye karşı tek ses!

“Amaç, baro yönetimini al aşağı etmek, baroyu dizayn etmek, dize getirmek, çökertmek ve çökmek.”

HTŞ yönetiminin kritik sınavı Aleviler

Demokrasi İçin Birlik’in düzenlediği “Bölgede Barış ve Adalet; Filistinliler, Kürtler, Aleviler” başlıklı konferansta Arap Alevilerin temsilcileri Suriye’de yaşananlara dikkati çekti

"
"